Thursday, June 15, 2017
Birol Akgünden Türkiye’de Seçmen Davranışı Partiler Sistemi ve Siyasal Güven
Birol Akgünden Türkiye’de Seçmen Davranışı Partiler Sistemi ve Siyasal Güven
1968 Soma do?umlu Türk akademisyen Prof. Dr. Birol Akgün[1], Türkiye Maarif Vakf? Mütevelli Heyeti Ba?kan? ve Y?ld?r?m Beyaz?t Üniversitesi ö?retim üyesidir. Akgünün 2002 y?l?nda Nobel Yay?n Da??t?m taraf?ndan bas?lan Türkiyede Seçmen Davran???, Partiler Sistemi ve Siyasal Güven adl? kitab?[2], Türkiyedeki seçmen davran???n? inceleyen önemli bir akademik çal??ma olarak dikkat çekmi?tir. Bu yaz?da, Akgünün bu kitab? özetlenecektir.
Prof. Dr. Birol Akgün
Oy Hakk?n?n Geli?imi ve Seçmen Davran???na Teorik Yakla??mlar
Her ne kadar yurtta?lar?n siyasal sistemin i?leyi?ine ve kolektif kararlar?n al?nmas?na kat?lmalar?n?n ilk örnekleri antik Yunan demokrasilerinde görülmü?se de, genel ve e?it oy hakk?n?n yayg?nla?mas? daha çok 18. yüzy?lda ya?anan Amerikan Devrimi ve Frans?z Devriminin ve bu devrimler sonras?nda geli?en i?çi hareketlerinin bir sonucudur. Kendi vatanda?lar?na kitlesel düzeyde oy verme hakk?n? tan?yan ve bu arada ulusal siyasal partilerin do?u?una sahne olan ilk Bat?l? ülke ise ABD olmu?tur. Bu ülkede, 1849 y?l?ndaki Ba?kanl?k seçimlerinde beyaz erkekler aras?ndaki oy verme oran? yüzde 80e ula?m??t?r. K?ta Avrupas?ndaki ilk seçimler ise, Fransada, 1848 demokratik reformlar?n?n ard?ndan yap?lm??t?r. Fransa seçimleri, di?er Avrupa ülkelerindeki demokratik talepleri de tetiklemi? ve bir süre içerisinde genel ve e?it oy hakk? tüm Avrupaya yay?lm??t?r.
Türkiyede de seçme ve seçilme ile ilgili kavramlara 19. yüzy?l?n ikinci yar?s?ndan itibaren rastlanmaktad?r. 1876da I. Me?rutiyetin ilan? ve Kanun-i Esasinin kabul edilmesiyle birlikte, Türkiye halk? da ilk kez anayasal düzeyde seçme hakk?na kavu?mu?tur. Yeni kurulan Mebuslar Meclisi için ilk seçimler 1877 y?l?nda yap?lm??t?r. Bu seçimlerde, oy hakk?, sadece vergi veren ya da emlak sahibi olan erkeklere verilmi?tir. II. Abdülhamitin istibdat döneminin 1908 Devrimi ile son bulmas? neticesinde II. Me?rutiyet dönemi ba?lam?? ve ilk seçim kanunumuz olan ?ntihab-? Mebusan Kanunu uyar?nca daha demokratik seçimler yap?lmaya ba?lanm??t?r. Bu dönemde yap?lan ilk seçimlerde, ?ttihat ve Terakki F?rkas? (?T) ile Ahrar F?rkas? yar??m??t?r. ?ki dereceli seçimleri, ?Tnin listesi silme kazanm??t?r. 1912nin sopal? seçimlerinde ise, ?Tnin rakibi Hürriyet ve ?tilaf F?rkas? 6 üyesini meclise gönderebilmi?tir. 1914teki seçimlerde ise, ?T bir kez daha tüm üyelikleri kazanm??t?r. 1919 y?l?ndaki son seçimlerle olu?an Osmanl? Meclisinin i?gal güçlerince da??t?lmas? sonras?, milli mücadelenin merkezi olan Ankarada yeni bir meclis (TBMM) kurulmu? ve Mustafa Kemal önderli?inde Milli Mücadele dönemi ba?lam??t?r. Türkiye Cumhuriyetinin kurulmas?yla kad?n ve erkeklere seçme ve seçilme haklar? verilerek, modern ve demokratik bir devlet olma yolunda çok önemli ad?mlar at?lm??t?r. Türkiye Cumhuriyeti, çok partili demokrasiye ise 1950 y?l?nda geçebilmi?tir.
Seçmen Davran???
Oy vermeyi etkileyen faktörler, demokratik rejimlere geçilmesiyle beraber önem kazanm?? ve sosyal bilimlerde de ara?t?rma konusu olmu?tur. Seçmen davran???yla ilgili bilimsel akademik çal??malar? ve perspektifleri üç ana ba?l?k alt?nda toplamak mümkündür; Sosyolojik yakla??m (Columbia ekolü), Sosyo-psikolojik yakla??m (Michigan ekolü), Ekonomik yakla??m (Rasyonel seçim ekolü).
1-) Sosyolojik yakla??m (Columbia ekolü): ?lk seçmen ara?t?rmalar?nda kullan?lan, demografik verilere dayal? yakla??md?r. Buna göre; seçmen davran???n?n temelinde toplumdaki sosyal bölünmü?lük vard?r. Columbia Üniversitesindeki ara?t?rmac?lar?n geli?tirdi?i bu ekolde, toplumdaki farkl? sosyal s?n?flar ve çe?itli gruplar?n ayn? yönde oy verme e?ilimi oldu?u tespit edilerek, bu yönde çe?itli genellemeler yap?lm??t?r. Ancak bu yakla??m, sosyal hayat?n dinamizmini yans?tmaz ve parti aidiyetlerini vazgeçilmez bir al??kanl?k olarak görür.
2-) Sosyo-psikolojik yakla??m (Michigan ekolü): 1950lerde Michigan Üniversitesinde kurulan Ulusal Seçim Ara?t?rmalar? merkezindeki bir grup ara?t?rmac?n?n çal??malar?yla (ilk olarak 1960 tarihli Amerikan Seçmeni adl? eser) bu ekol do?mu? ve h?zla geli?mi?tir. Sosyo-psikolojik yakla??m, gruplar yerine bireyler üzerine odaklan?r ve seçmenlerin küçük ya?ta ailelerinin ve çevrelerinin etkisinde siyasal sosyalle?me sürecinde kazand?klar? tutum ve yönelimlere odaklan?r. Bu yakla??m?n literatüre kazand?rd??? en önemli kavram ise party identificationd?r (parti aidiyeti). Buna göre; küçük ya?tan ba?layarak bireyler bir görü? ve siyasal parti, kimlikle kendini özde?le?tirir ve ilerleyen y?llarda çok önemli farkl? nedenler olmad??? (ekonomik çöküntü, bireysel ç?kar, aday?n kötülü?ü vs.) sürece, bu yönde oy vermeye devam ederler. Seçmenler, parti kimli?i sayesinde karma??k olaylar? daha rahat yorumlar ve anlaml? hale getirirler. Ancak zamanla yeni partilerin (örne?in Ye?iller) ortaya ç?kmas?, bu yakla??m? da 1970lerden itibaren sorgulan?r hale getirmi?tir.
3-) Ekonomik yakla??m (Rasyonel seçim ekolü): Son y?llarda yayg?nl?k kazanan rasyonel seçim ekolü, ekonomik oy verme üzerinde duran bir yakla??md?r. Buna göre; vatanda?lar, her bir seçimde kendi amaçlar?n? gerçekle?tirme bak?m?ndan en uygun gördükleri partiye oy verirler. Bu teori, seçmenlerin tek amaçlar?n?n maddi ç?kar olarak tan?mlanan fayda maksimizasyonu oldu?unu varsayar. Bu ekolün bir di?er versiyonu da geçmi?e dönük oy verme (retrospective voting) olarak bilinir. Buna göre; seçmenler oy verirken, iktidardaki partinin uygulamalar?na ve genel performans?na bakar ve bu süre içinde kendi ekonomik durumlar?ndaki de?i?meyi göz önüne al?rlar. Ki?inin ekonomik refah? artm??sa müspet, azalm??sa menfi yönde oy vermesi yüksek olas?l?kt?r. Yine de, üstyap? faktörlerinin çok etkili oldu?u durumlarda bu model geçersiz kalabilir.
Türkiyede Seçimler ve Seçmen Çal??malar?
1950den bugüne Türkiyede pek çok genel seçim, yerel yönetim seçimleri, Cumhuriyet Senatosu k?smi seçimleri ve milletvekili ara seçimleri yap?lm??t?r. Ancak seçmen davran??? üzerinde her nedense yeterince çal??ma yap?lmam??t?r. Türk seçmen davran??? ile ilgili çal??malarda, merkez-çevre ayr?m?na dayanan sosyokültürel yakla??m yayg?n kabul görmektedir. Buna göre; Osmanl? Devletinin son dönemlerinden ba?layarak giri?ilen modernle?me ve reform hareketleri, ülkede yenilikçi (merkeziyetçi) sivil-asker devlet seçkinleri (merkez) ve yerel soylular ve reformlara kar?? olan kitlelerin olu?turdu?u (çevre) iki kutup aras?nda derin bir sosyokültürel ayr?m (cleavage) do?urmu?tur. Özellikle Prof. ?erif Mardin, çal??malar?nda bu konu üzerinde s?kl?kla durmu?tur.
Daha az yayg?n olan bir yakla??m ise ekonomik seçimlerle ilgilidir. Bu yakla??mda, merkez sa? partilerin ba?ar?s? ekonomik büyümeyle aç?klanarak, ortaya farkl? bir model konulmaktad?r. Baz? yakla??mlarda, Türkiyedeki siyasal mücadele siyasal elitler içerisindeki bir rekabet çerçevesinde de incelenmektedir. Buna göre; Türk siyaseti elitlerce yönetilir ve seçmenlerle politik patronaj (patron-mü?teri) ili?kileri kurulur. Bu yakla??ma göre; merkez sa? siyasetin ba?ar?s? burada aranmal?d?r. Prof. Dr. Y?lmaz Esmer, Dünya De?erler Ara?t?rmas? verilerine dayanarak Türk seçmeninin de?erlerini incelemi?tir. Esmerin tespitlerine göre; Türk seçmeninin çok kat? ideolojik yarg?lar? yoktur ve seçmen genelde ?l?ml? bir çizgidedir. Ancak bu de?erlerin olu?mas?nda, e?itim, cinsiyet ve kentle?me gibi birçok faktör etkili olmaktad?r. Ayr?ca sosyal s?n?f ve gelir farkl?l???, Türkiyedeki seçmen davran???nda bu de?erler kadar etkili olamamaktad?r.
Türkiyede Seçmen Davran???, Partiler Sistemi ve Siyasal Güven
Çok Partili Dönemde Türkiyede Seçimler
Türkiye, 1950de çok partili demokratik ya?ama geçmi?, Samuel Huntington?n deyimiyle bir ikinci dalga demokrasisidir. Türkiye Cumhuriyetinin çok partili demokrasiye geçi?i nispeten kolay ve bar??ç?l olsa da, sonras?nda askeri darbeler, kutupla?malar, iç çat??malar, terör, a??r? ak?mlar?n güçlenmesi, siyasal partilerin kapat?lmas?, demokrasi aç?klar? ve demokrasi kültürü eksikli?i gibi pek çok s?k?nt? bu ülkede s?kl?kla görülmü?tür. Bu nedenle, Prof. Dr. Ergun Özbuduna göre; Türkiye demokrasisi tam olarak yerle?memi? ve peki?memi?tir.
Bu do?rultuda, dünyada ve Türkiyede çok partili demokratik siyasal hayat?n en önemli unsuru olan siyasal partiler daha yak?ndan incelenmelidir. Zira temsili demokrasiler, iyi örgütlenmi? parti sistemleri olmadan etkili biçimde i?leyemezler. Siyasal partiler, demokrasinin kurumsalla?mas? aç?s?ndan son derece önemli bir i?levi de yerine getirir, kitlelerle devlet aras?nda köprü olurlar. Siyasal partilerin fonksiyonlar?n? nas?l yerine getirdi?inin anla??labilmesi için, iki önemli kavram?n bilinmesi gerekir; partilerin kurumsalla?mas? ve bir ülkedeki parti tipolojisi. Partilerin kurumsalla?mas?, bir ülkedeki siyasal istikrar?n anla??lmas? aç?s?ndan önem arz ederken, parti tipolojisi de, demokratik yönetimin kalitesiyle ilgilidir.
Partilerin kurumsalla?mas?: Huntington?n ifade etti?i gibi, kurumsalla?ma, kurumlar?n ve uygulamalar?n zamanla de?er ve istikrar kazanma sürecidir. Bu tan?ma dayanarak, Scott Mainwaring, partilerin kurumsalla?mas?na ili?kin 4 ölçüt geli?tirmi?tir:
1-) Tam yerle?mi? parti sistemleri, hem seçmen taban?, hem de örgüt olarak önemli derecede istikrar gösterir.
2-) Kurumsalla?m?? parti sistemlerinde, partiler, toplumda güçlü köklere sahiptir.
3-) ?stikrarl? parti sistemlerinde, toplumdaki güçlü aktörler partilere mutlak me?ruiyet atfederler.
4-) Parti örgütleri kendi ba?lar?na da önemlidir.
Parti tipolojisi: Giovanni Sartoriye göre; bir ülkede partilerin var olmas? kadar, siyasal partilerin say?s?, ideolojik konumlar? ve birbirleriyle olan rekabet ili?kileri de siyasal rejimin performans? ve demokratik yönetimin kalitesi üzerinde son derece önemli bir rol oynar. Çünkü bir parti sistemi, o toplumdaki mevcut güç da??l?m?n? ve ço?ulculu?un derecesini gösterir. Sartoriye göre; parti sistemlerini 4 ba?l?k alt?nda toplamak mümkündür:
1-) Belli bir partinin sürekli olarak parlamentoda mutlak ço?unlu?u elde etti?i egemen (hâkim-dominant) parti sistemleri.
2-) Mevcut iki partiden birinin dönü?ümlü olarak ço?unlu?u sa?lad??? iki partili sistemler.
3-) Say?lar? üç ile be? aras? de?i?en ve aralar?nda ?l?ml? bir ideolojik yar??man?n bulundu?u ?l?ml? ço?ulculuk sistemleri.
4-) En az be? partinin yer ald??? ve önemli ölçüde ideolojik çat??man?n bulundu?u yani sistem kar??t? partilerin güçlü oldu?u kutupla?m?? ço?ulculuk sistemleri.
Türk Parti Sisteminin Evrimi
1-) 1946-1960 Kurulu? Dönemi: Türkiyede modern çok partili siyasal hayata 1946, hatta 1950 y?l?nda geçilmi? say?l?r. Bugüne kadar kurulan tüm partilerin kökleri, bu ilk dönemdeki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Demokrat Partiye (DP) dayan?r. ?erif Mardine göre; CHP merkez, DP ise çevre de?erlerin temsilcisidir. Bu ayr?m? ?ttihat ve Terakki ve Hürriyet ve ?tilaf F?rkas?na kadar bile götürebiliriz. Merkeze yak?n CHP gelene?i, Bat?c?l?k, laiklik, merkeziyetçilik, sosyal ve kültürel hayat?n devletçe denetlenmesi, bürokrasinin göreceli a??rl??? gibi de?erleri savunurken, çevreye yak?n DP gelene?i, liberal, âdem-i merkeziyetçi, muhafazakâr de?erlere ve dine büyük önem veren bir yap?da olmu?tur. Genelde 1950den beri çevrenin de?erlerini savunan ve merkezle kavga eden DP ve ard?l? olan merkez sa? partiler, Türkiyede yap?lan genel seçimleri kazanm??lard?r (1970ler istisnai bir durumdur). DP, ba?larda ekonomik aç?dan oldukça ba?ar?l? olmu? ve ama merkez de?erlerle kavgas? toplumu kutupla?t?r?p olaylara sebep olunca ve ekonomik performans? giderek dü?ünce, Türkiyede 27 May?s 1960 ihtilali gerçekle?mi?tir.
2-) 1960-1980: Demokrasinin Sorunlu Y?llar?: 1961 anayasas?n?n özgürlükçü yap?s?na ra?men bir ihtilal sonras? yap?lm?? olmas? ve haz?rlanma sürecine DPlilerin kat?lmamas?, sa? çevrelerde bu anayasan?n benimsenmemesi sonucunu do?urmu?tur. Bu y?llarda, DPnin devam? niteli?indeki Süleyman Demirelli Adalet Partisi (AP) ön plana ç?km??t?r. 1970lerde ise, tüm dünyada ve Türkiyede esen güçlü sol rüzgârlar sayesinde, Bülent Ecevitli CHP ülkede birinci parti haline gelmi?tir. Bu dönemde, ayn? zamanda Türk siyasal hayat? da çe?itlenmi?tir. Sosyalist sol (Türkiye ??çi Partisi-T?P), siyasal ?slam (önce Milli Nizam Partisi-MNP, daha sonra Milli Selamet Partisi-MSP) ve milliyetçi sa? (Milliyetçi Hareket Partisi-MHP) partiler, nispi temsile dayal? yeni seçim sistemi sayesinde meclise girebilmi?lerdir. Yine bu dönemde, Türk siyasal hayat?nda bir yeniden yap?lanma (realignment) da ya?anm?? ve Ecevit liderli?inde CHPnin giderek artan solculu?una kar??, sa?c? Milliyetçi Cephe (MC) koalisyonlar? (AP-MSP-MHP) kurulmu?tur.
3-) 1980 Sonras? Geli?meler: Sivil Siyasete Dönü? ve Partilerin Yeniden Yap?lanmas?: Askerin 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonras?nda yeniden düzenledi?i siyasette, asl?nda öngörülen ve istenen iki partili Amerikan tipi ve dengeli bir sistemdir (Milliyetçi Demokrasi Partisi-MDP ve Halkç? Parti-HP). Fakat sonradan Turgut Özala yol verilerek, Anavatan Partisi-ANAP?n sistemde önü aç?lm??t?r. Özal, muvazaa partisi görünümü veren MDP ve HPye kar??, tart??mal? da olsa sivil kimli?i ve dört e?ilimi birle?tirici söylemiyle sivrilmi? ve aradan kolayca s?yr?lm??t?r. Ekonomik büyüme ba?ar?s? ve Türkiyeye yapt?rd??? teknolojik at?l?mlar da Özal?n ba?ar?s?n? artt?rm??t?r. Bu sayede, ANAP, ba?ar?l? bir catch-all (herkesi yakala) partisi olmu?tur. 1987de siyasal yasaklar?n kalkmas? ve ANAP?n ekonomik ba?ar?s?n?n dü?mesiyle beraber, ANAP?n ve Özal?n büyüsü de bozulmu? ve partinin halk deste?i azalmaya ba?lam??t?r. ANAP?n zay?flamas?yla beraber, 1990larda sa?da ve solda kutupla?ma ve parçalanma süreçleri ya?anm?? ve sistem yeni bir hizalanmaya ad?m ad?m sürüklenmi?tir.
4-) 1990larda Siyasal Partiler Sistemi: Kutupla?ma ve Parçalanma: Bu dönemde, siyasal ?slam hareketi (Refah Partisi-RP) h?zla güçlenerek ülkede birinci parti haline gelmi?tir. Ayr?ca etnik kimli?e dayal? milliyetçilikler de h?zla politize olmu? (Türkçü MHP ve Kürtçü DEP-HADEP-DEHAP gelene?i) ve bu tarz siyaset yapan partilerin oy oranlar? yükselmi?tir. Merkez sa? hareketler (ANAP-DYP) ise, ba?ar?s?z politikalar? ve yolsuzluklar nedeniyle gün geçtikçe daha da zay?flam??t?r. Bu nedenle, yüzde 10 gibi çok yüksek bir seçim baraj?na ra?men, Türk siyasal hayat? çok parçal? bir hal alm??t?r. 28 ?ubat süreciyle beraber, Refah Partisinin belediyelerdeki ba?ar?s?yla kazand??? sorun çözebilir imaj? y?pranm?? ve kavgadan b?km?? olan Türkiye halk?, farkl? aray??lara yönelmeye ba?lam??t?r. Geçi? döneminde Demokratik Sol Parti-DSP ve MHP gibi tercihler ön plana ç?km??t?r. 2002de Adalet ve Kalk?nma Partisi-AKP ve CHPli iki partili meclis deneyimi sonras?nda, bugün dört partili siyasi yap? Türkiyede büyük ölçüde oturmu?tur. Bu dört parti ve gelenek ?öyledir; ?slamc? sa?-AKP, laik sol-CHP, Türk milliyetçisi-MHP ve Kürt milliyetçisi ve a??r? sol-HDP (Halk?n Demokratik Partisi).
Türk Parti Sisteminin Yap?sal Sorunlar?
Scott Mainwaringin daha önce listelenen partilerin kurumsalla?mas?na ili?kin dört ölçütü Türkiye aç?s?ndan inceledi?imizde; öncelikle Türkiyede istikrar bulunmamaktad?r ve seçimlerdeki oynakl?k (electoral volatility) hayli fazlad?r. Tüm ara?t?rmalarda, yüzde 10 baraj?na ra?men oynakl???n Avrupaya ve oturmu? sistemlere k?yasla çok daha fazla oldu?u görülebilir (2002 sonras? bu durum de?i?mi? gözüküyor). ?kinci olarak, her ne kadar partilerle özde?le?me ülkemizde de hayli güçlü düzeyde var olsa da, dahas?, Türkiyedeki seçmenlerin en az dörtte biri farkl? partilerin üyesi olsalar da, bu özde?le?me ve ba?l?l?k daha ziyade il-ilçe ba?kanlar?n?n seçimlere yönelik hamleleri ve siyasal rant ve menfaat elde etme amac?na yönelik ve ideolojik ba?lar? eksik kalan bir yap?dad?r. Üçüncü olarak, partilerin me?ruiyeti, parti-içi demokrasinin eksikli?i nedeniyle Türkiyede oldukça zay?f kalmaktad?r. Partiler, Türkiyedeki siyasal parti ve seçim kanunlar?n?n eksiklikleri ve ön seçimin yayg?n olmamas? nedeniyle, genelde çok uzun süre ba?ta kalan liderler ve onlar?n etraf?ndaki sad?k kadrolar taraf?ndan ?ekillendirilen ve halk?n isteklerine tam anlam?yla aç?k olmayan yap?lard?r. Partiler, Türkiyede a??r? merkeziyetçi ve otoriter yap?dad?rlar. Bunun sonucunda, Robert Michelsin ifade etti?i gibi, partilerde oligar?inin tunç kanunu gerçek olmaktad?r. Bu anlamda, dördüncü olarak, örgütler de ba??ms?z aktör olamamaktad?rlar. Bunlar?n yan?nda, siyasal hayat?n askeri darbe ve ola?anüstü dönemlerle kesintiye u?ramas?, partilerin s?k s?k kapat?lmas? gibi etkenler de, Türkiyede partiler sisteminin kurumsalla?mamas?n?n en önemli faktörlerdendir.
Kurumsalla?amaman?n ve Bölünmü?lü?ün Nedenleri:
1-) ?lk önemli neden; merkez-çevre ayr?m?na dayal? Osmanl?-Türk modernle?mesinin sonucu olarak, toplumda önemli fay hayatlar?n?n bulunmas? ve siyasetçilerin oy u?runa bu fay hatlar?n? fütursuzca kullanabilmeleridir. Ayr?ca çevresel ak?mlar da kendi içerisinde da??n?kl?k göstermi? ve bölünmü?tür.
2-) Di?er bir önemli neden, sürekli de?i?tirilen seçim sistemidir. Türkiyede, 1950den bu yana neredeyse hiçbir zaman üstüste iki seçim ayn? kurallarla yap?lmam??t?r. Bu noktada, ba?a gelen siyasetçilerin kendilerini ve partilerini avantajl? duruma geçirme dü?üncesi etkili olmu?tur. Seçim sistemi istikrar aç?s?ndan önemlidir; ama yüzde 10 seçin baraj? da Türkiyede istikrar getirmemi? ve dahas?, milli iradenin tezahürüne engel bir unsur haline dönü?mü?tür (özellikle 2002 seçimleri bu anlamda ibretliktir).
3-) Di?er bir önemli neden, Türkiye halk?n?n hatalar?ndan ders alarak do?ruyu bulmas?na engel olan askeri müdahaleler ve darbelerdir. Askeri darbeler, siyasal partileri kapatm??, onlar?n geleneklerini yok etmi? ve bu anlamda kurumsalla?malar?n? önlemi?tir. Siyasal sorunlar?n büyümesinde ve çözümsüz hale gelmesinde de askeri darbelerin etkisi olmu?tur. Ancak darbe ko?ullar?n? da siyasetin ve siyasetçilerin yaratt???n? ve genelde darbeler öncesindeki dönemlerin vahameti nedeniyle, darbelerin, gerçekle?tirildikleri dönemlerde halktan büyük ölçüde destek buldu?unu hat?rlamal?y?z. Türkiyede sistemin daha iyi i?leyebilmesi için, mutlaka siyasal partiler yasas? de?i?meli ve parti-içi demokrasi ile halk?n siyasete aktif kat?l?m? sa?lanabilmelidir. Bunlara ek olarak, siyasetin kimliklere ve toplumsal fay hatlar?na dayal? y?k?c? bir temelden ziyade, toplumu bütünle?tirici ve yap?c? temellerde yap?lmas?n?n sa?lanmas? gereklidir.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment